30 Ekim 2008 Perşembe

Hocam, sen virüs nasıl yayılır bilir misin?

4 Perdelik Trajikomedi
Perde 1
"Tüm Kapatmalar Hukuka Aykırı isimli" yazı Leeds Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Yaman Akdeniz ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi, İnsan Hakları Merkezi üyesi Kerem Altıparmak tarafından yazılmış ve 20 Ekim'de bianet'te yayınlanmıştı. Oktar'ın bugüne kadar aynı gerekçelerle Silivri ve Gebze mahkemelerine yaptığı başvuruların sonucunda 61 sitenin erişime kapatıldığını hatırlatan Akdeniz ve Altıparmak, bu durumun mahkemelerin yorum yöntemlerini kullanmasıyla ilgili bir sorundan kaynaklandığını belirtiyordu. Buna göre, 5651 sayılı "İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun"u es geçen mahkemeler, hakaretle ilgili diğer düzenlemeleri uyguluyor. Oysa, konuya ilişkin özel bir düzenleme getiren 5651 sayılı kanunun uygulanması gerekir. Bu kanunda da sitelerin erişime kapatılması gibi bir düzenleme bulunmuyor. Akdeniz ve Altıparmak, hali hazırda kapatılacak siteye kapatmadan önce savunma hakkı verilmediğine, birçok durumda kapatmaya gerekçe gösterilmediğine de dikkat çekiyordu.
Yazının tamamı için

Perde 2
A.O ve avukatları Bianet'e, aba altından soba gösteren bir tehdit mektubu yollarlar, ki bu mektubun tarzı yaklaşık şöyledir: "Sitedeki, müvekkillerim ile ilgili söz konusu hukuka aykırı
yayınların 24 saat içinde yayından çıkarılmasını talep ediyor, aksi halde bu yayınların kaldırılması amacıyla mahkemeye başvurmak zorunda kalacağımızı ihtaren bildiriyoruz. Benzeri durumda, Türk Mahkemeleri başta wordpress.com, richarddawkins.net, egitimsen.org.tr ve
groups.google, gazetevatan.com sitesi olmak üzere çok sayıda internet sitesine Türkiye'den erişimi yasaklamışlardır. Bu nedenle milyonlarca kişi halen bu sitelere Türkiye'den ulaşılamamaktadır."
Yazının tamamı için

Perde 3
Bianet bu tehdite aldırmaz, avukatlara sorar, ilgili yazıda hakaret
içeren hiçbir şey olmadığını vurgular, bir de utanmadan "kapamıyoruz"
diye bir yazı koyar ana sayfasına.
Yazının tamamı için

Perde 4
Ama işte internet öyle bir şeydir ki, okunmasını istemediğiniz yazılar
bile, bir bakarsınız bloglarla, gazete yorumlarıyla, facebook'la,
email gruplarıyla, ekşi'de, sosyomat'ta, wiki'de, bigu'da,
friendfeed'de, twitter'da ve daha binlerce sosyal platformda birden
yayılıverir. Bu bilgi çağında bilgiye erişimi engellemek zor be hocam,
ne yaparsın.

Ha bir de, tdk.gov.tr katkılarıyla bilginize sunarız:
Eleştiri - is. 1. Bir insanı, bir eseri, bir konuyu doğru ve yanlış
yanlarını bulup göstermek amacıyla inceleme işi, tenkit.
Hakaret - is. (haka:ret) 1. Onur kırma, onura dokunma. 2. Küçültücü
söz veya davranış.

Sansüre Sansür Hareketi
http://www.sansuresansur.org

21 Ekim 2008 Salı

Semra kaynanadan İvediğe

Dest-i kabusun üstüne Recep İvedik harikuladesinden de bahsetmek istiyorum. Hadi anlıyorum bi derece semra kaynanayı, oğlu evlenme yaşında, özel bi kanalda evlendirme programı var, e paraya da ihtiyaçları var katılıyorlar yarışmaya. Dikkat çekmezsen kazanamayacağın bir şey de bu, malum bunun için de anne oğul oldukça fazla şey yaptılar. E her yapılan şey başka bir sonucu doğurduğundan da olanlar oldu, buna katlanmak zorundalardı, ama ben de şehit gibi Ata'nın türk bayrağına sarılmasına pek anlam veremedim o ayrı. Oğlunun da yasını sürmek yerine oğlunun uğruna vefat ettiği gibi bir programı sunuyor da olması tesadüf mü, hırs mı, yoksa yaad etmek mi bilemiyorum, o sanırım Semra kaynananın vicdanı. Herneyse böyle bir girişle İvediğe geçiyorum ve evet dayanamıyorum. Dikkat şahan çıkabilir izlenirken kahkahalar atılırken çok hoştu. Yavaşça o da özel kanallara kaydı, daha bir çok kitle edindi. Başka program denedi, olmadı ve baktıki seviliyor, film yapayım dedi. Şimdi bu karakterler tutmuşken neden tek karakter üzerine yoğunlaştı? Hepsi ile bir film yapsa çok daha hoşuma giderdi, ama tabi filmler bana özel yapılmıyor. Filmin konusuna gelince "kıro" diye tabir edilen bir insanın başına gelenler anlatılıyor. Ama ben bu kadar aşağılama, bu kadar küçük görme, sınıf yaratma ve kategorize etme görmedim. Filmi tesadüfen Ankara'dan İstanbul'a dönerken geldiğim otobüs firmasının yayınlamasıyla izleme fırsatı buldum. Ve gerçekten bilmiyorum diğerlerini ama gözümü kırpmadan ve tamamen tebessümsüz yer yer uyuyarak izledim. Daha fazla bir şey söylemek istemiyorum ama bence Türkiye'nin bu filmlere ihtiyacı yok. Gerçekten yok. Belki evlendirme programları bir derece ama bu denli kendimizi aşağılayıcı küçük göstermeci filmlere ihtiyacımız yok. Ve üstelik bu film inanılmaz bir gişe yapıyor ve bu yüzden de devam filmi geliyor. Duyduğuma göre Beyazıt Öztürk de karakterleriyle bi film yapacakmış, umarım o daha başarılı bir şey yapar ve Şahan'nın düştüğü hataya düşmez.

16 Ekim 2008 Perşembe

dest-i kabus

Belki de böyle bir habere burada yer vermemeliyim, diye düşünüyor da olsam kendimi durduramadım. Bir süre evvel kişisel blogumda ya da bir başka blogda bir yorum olarak TV'deki evlilik programları hakkındaki görüşümü haykırarak beyan etmiştim.

Bir zamanların cadı kaynanası olarak ve kanımca şu andaki evlilik programlarından daha rezil olan kendine çiftleşecek bir eş bulamayanların üreme beyanını alenen gerçekleştiren programlardan birinde tanıdığımız, tabularıyla bir kesimin hayranlığını kazanıp bir kesimde üzerine kusma isteği uyandıran Semra Hanım; zekasına, Türk annesi duruşuna sahip oluşuna, alnının açıklığına, iffetine, gözü pekliğine güvenen Semra Hanım... Boşandığı kocasıyla, benim de kızım var acaba dilimi tutsam mı diye düşünmeden milletin namusuna dil uzatan o Semra Hanım... Oğlunu bir medya maymunu haline gelmeside rol oynayıp onu gencecik yaşında ve hiç kimseye yakışmayacak bir ölümle kaybeden Semra Hanım...

Medyanın yüzüne yeni bir maske takmasına müsaade etmiş zât-ı âlîleri. Flash TV'de haftaiçi her gün 15:30'da önceden akordu yapılmış ses tonu ve yüzüne yerleştirilmiş tebessümüyle milletin çiftleşmesine öncülük ediyor.

Sıradan bir Türk kadınının hiçliğiyle bir anda popüler olarak medyayı yıllarca oyalamasını -ki medyanın benim literatürümdeki tek anlamı da bundan ibarettir, tüm ailesiyle milyonların önünde insanda gurur bırakmayacak olaylar yaşamasını, her şeyin ötesinde gencecik evladını bulaştığı bu pis ortamın içinde kaybettikten sonra bu rollerle oynamaya devam edişi aklım almıyor, alamıyor.

Susmadım, susamadım.

3 Ekim 2008 Cuma

Breastfeeding!

The International Breastfeeding Symbol
Aman göğüslerim bozulmasın, aman canım yanmasın... Artık anneler bebeklerini emzirmiyor. Bir kısmı da bu korkuları taşırken bir yandan emzirmek istese de emzirEmiyor.

Emzirmeyle alakalı üçük bilgilerin yer almasının yanı sıra anne-bebek blogları için hazırlanmış bir sembolun yer aldığı bir site bu. Malum doğal olana dönüş moda. Bu şekilde bir sembol bloglarda dönüp durdukça belki birileri de geri döner ona...